-
1 deniz kıyısı
Meeresufer nt -
2 deniz kıyısı
n. seaside, seashore, waterside, coast, shore* * *1. seacoast 2. seashore -
3 deniz\ kıyısı
взмо́рье (с) -
4 deniz kıyısı
sea coast, seaside -
5 deniz kıyısı, kenarı
хыIушъо -
6 seacoast
deniz kıyısı -
7 seacoast
deniz kıyısı -
8 seashore
deniz kıyısı -
9 взморье
-
10 приморский
-
11 περιγιάλι
deniz kıyısı, sahil -
12 sea coast
deniz kiyisi, sahil -
13 seashore
deniz kiyisi, sahil -
14 seaside
deniz kiyisi, sahil -
15 seaside
adj. sahildeki, deniz kıyısındaki, sahil————————n. deniz kıyısı, deniz kenarı, sahil* * *sahil* * *noun ((usually with the) a place beside the sea: We like to go to the seaside in the summer.) deniz kıyısı, sahil -
16 seashore
n. deniz kıyısı, deniz kenarı, sahil* * *deniz kıyısı* * *noun (the land close to the sea.) kıyı, sahil -
17 kiyi
1) (dere yamacı) НЭПКЪ2) (kenar) НЭЗ3) (sınır) ГЪУНЭ4) (su/denız kiyisı, sahil) Iушъу/ Iуфэ5) (su/deniz kiyisı, sahil) НЫДЖ(Э) -
18 côte
n f1 pente yokuş [jo'kuʃ]2 littoral deniz kıyısı♦ la Côte d'Azur Fransa'nın Akdeniz kıyısı3 viande pirzola [piɾ'zoɫa]◊une côte de porc / bœuf — sığır pirzolası
4 côte à côte yanyana◊être / marcher côte à côte — yanyana bulunmak, yürümek
5 os kaburga [ka'buɾga]6 rayure kot [kot] -
19 берег
sahil* * *мkıyı; sahil; kenar; yakaбе́рег мо́ря — deniz kıyısı / sahili
отдыха́ть на бе́регу́ мо́ря — deniz sahilinde dinlenmek
противополо́жный бе́рег — karşı yaka
сойти́ на́ бе́рег — kıyıya çıkmak / inmek; karaya ayak basmak
-
20 coast
n. sahil, deniz kenarı, deniz kıyısı, kıyı, kızak için uygun yokuş; kızakla yokuştan kayma————————v. sahil boyunca gitmek; kıyı boyu limanlar arasında ticaret yapmak; kızakla yokuştan kaymak, yokuş aşağı salıvermek; beleşten ilerlemek* * *1. sahil 2. yuvarlan (v.) 3. kıyı (n.)* * *[kəust] 1. noun(the side or border of land next to the sea: The coast was very rocky.) kıyı, sahil2. verb(to travel downhill (in a vehicle, on a bicycle etc) without the use of any power such as the engine or pedalling: He coasted for two miles after the car ran out of petrol.) aşağı doğru gitmek- coastal- coaster
- coastguard
- 1
- 2
См. также в других словарях:
Demir Özlü — (* 1935 in İstanbul) ist ein türkischer Schriftsteller und Rechtsanwalt. In seinen laut Wilpert vom Existentialismus beeinflussten atmosphärisch dichten Erzählungen spielen in irgendeiner Form bedrohte intellektuelle Figuren häufig die Hauptrolle … Deutsch Wikipedia
kum — is., mdn. 1) Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan, deniz kıyısı, dere yatağı vb. yerlerde çok bulunan, ufak, sert tanecikler Çocuklar kumdan bir fırın yaparak oynuyorlardı. M. Ş. Esendal 2) Armut,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahil boyu — is. Deniz kıyısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahil şeridi — is., coğ. Deniz kıyısı boyunca uzanan düzenli alan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalı uşağı — is. Deniz kıyısı yerlerde doğup büyümüş kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAVZA — Coğ: Açık ve düz deniz kıyısı. Kenar. * Memleket. * Taraf. * Sınır için: Bir şeyin çevresi içinde olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KENAR — f. Çevre, kıyı, Sâhil, deniz kıyısı. * Köşe, uç. * Son, nihâyet. * Çember. * Etrâfı çevrilen şey. * Kucaklama. Kucağa alma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Cretan Turks — (Girit Türkleri) … Wikipedia
karşı — is. 1) Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. H. E. Adıvar 2) Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık,… … Çağatay Osmanlı Sözlük